Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), çocukluk çağında başlayabilen ruhsal bir bozukluktur. Kişinin tekrarlayıcı, ısrarcı, istemsiz gelen dürtülerine obsesyon; kişinin obsesyonlara karşı ya da kendi kuralları nedeniyle, yapmak zorunda hissettiği tekrarlayıcı davranışlar ya da zihinsel aktivitelerdir. Çocuklar bu davranışlarını rahatsızlık yaşadığı durumdan kurtulmak için yaparlar ve bu davranışları gönüllü olarak yaptıkları bir şey değildir. Çoğunlukla çocukluk veya ilk gençlik yıllarında başlar ve yaşadığı hayatın zorluklarına göre artış göstererek seyreder. Eski zamanlarda nadir görüldüğü düşünülen bu rahatsızlık, kişilerin bu durumlarını saklayıp doktora gitmediklerinden dolayıdır. Günümüzde bu bozukluğu görme olasılığı bir hayli yüksektir.

  OKB’nin günümüzde görülme olasılığı %1-3 arasındadır. Türkiye’de bu bozukluğa sahip olanların sayısı 1-3 milyon kişidir. Yapılan araştırmalarda OKB tanısı almış olan erişkinlerin %50-80’inde bozukluğa ilişkin belirtiler 18 yaşından önce başlamıştır. Literatürde ise OKB’nin başlangıç yaş ortalaması 8-12 yaşlar arasında değiştiğini gösteren birçok araştırma vardır. Erkeklerde OKB, kızlara oran olarak daha erken yaşlarda başlamaktadır. Ergenlik öncesi dönemlerde erkeklere, kızlara oranla daha sık OKB tanısı konmaktadır. Erkek çocuklarda görülen OKB’nin, ergenlik döneminden önce başlama ve tik bozuklularıyla beraber başlama eğilimi vardır. Tedavi edilmez ise ileriki yaşlar için kronik seyredebileceği görülmektedir. Erken yaşlarda başlayan OKB’lerde sıklıkla genetik etkiler görülmektedir. Erken yaşta OKB olan çocuklar, bu durumlarıyla ilgili sürekli ailelerine sorular sorarlar fakat bu durumun önüne geçmek için çok fazla çaba göstermezler. 8-9 yaşlarından sonra bu bozukluğun farkına varmaya başlarlar

  OKB, çocuk-ergen ve erişkin yaş gruplarında benzerlik göstermektedir. Çocuklar, obsesyon ve kompulsiyonlarının aşırı ya da anlamsız olduğunun farkında olmayabilirler. Diğer belirtiler erişkin kriterleri ile aynıdır. Bunlar da yineleyen obsesyon ya da kompulsiyonlarının olması, günde 1 saatten daha uzun zaman alması, önemli ölçüde işlevselliğinin azalması, başka bir psikiyatrik bozukluk ile daha iyi açıklanamamasıdır.

  Çocuklarda obsesyonlar arasında en yaygın olanları kirlenme, kendine ve diğerlerine zarar verme şeklinde görülmektedir. Bu obsesyonlara tepki olarak oluşan kompulsiyonların en yaygın olanları ise banyo yapmak, tekrar tekrar saymak, düzenli olmak, tekrar tekrar okuma ve yazmak, dokunmak şeklinde görülmektedir. Çocuklar obsesyonlarında kirlenmenin üzerine fazla dururlar. Nesnelerin pis olduğunu düşünüp nesnelerden uzak durmaya çaba gösterirler. Nesneleri belirgin bir şekilde yerleştirme, davranışlarını belirli sırada yapma ve simetrik bir şekilde dizme kaygıları vardır. Düzenledikleri yerden ayrıldıklarında o yerin bozulup bozulmadığı ile ilgili sürekli kaygılar yaşarlar. Çocuklar bu durumda eksiklik hissederler ve çevresindeki her şeyi düzenlerler. Dini obsesyonlarda çocuklar günah işleyeceği ve bu sebepten dolayı cehenneme gideceklerini düşünür. Akıllarından Allah’a karşı kötü sözler söylemek geçebilir. Cinsel ve saldırgan obsesyonları da olabilir. Kabul edilemez cinsel ya da agresif davranışlar yapacağına dair kaygıları vardır.

  Bu obsesyonlara karşı olarak yapmak zorunda hissettiği tekrarlayıcı zihinsel aktiviteleri ya da davranışları da vardır. Kendini ya da çevresini aşırı derecede yıkaması, temizlemesi, kirli olabilecek nesne ya da kişilerden uzak durması, defalarca elini yıkaması ve odasının ya da yatağının dışında her yerin kirli olabileceği kompulsiyonları vardır. Düzen bozulduğunda hemen düzeni sağlamaya çalışır. Düzen bozulduğunda orada durmayı reddedebilir. Kontrol etme kompulsiyonlarında sürekli olarak nesneleri ve davranışları kontrol etme ihtiyacı hissederler. Elektrik düğmelerini, teknolojik aletlerini, kapıları, kilitleri sürekli olarak kontrol etme davranışları vardır. Önemli bir kompulsiyon ise fiziksel ya da düşüncelerini, kaygıları azalana kadar belirli sayıda tekrarlarlar. Aynı soruyu cevaba rağmen sorar, uğurlu ya da özel sayıları olur ve bu sayı kadar yapmaları gerektiğini düşünürler.

  Bu rahatsızlığı olan çocuklar ve ergenler için öncelikle bu durumun atlatılabileceklerini bilmeleri çok önemli bir unsurdur. Tedavi aşamasında OKB için ilaç tedavisi ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) uygulanmaktadır. BDT; yüzleştirme (maruz bırakma) ve tepki önleme, bilişsel terapi ve gevşeme eğitimini kapsar. Çözüm sürecinde ebeveynler çocuklarını desteklemeli ve beraber bu süreci işlemelidirler. Aileler çocuklarını sürekli teşvik etmelidir ve bu sürecin zor olduğunu unutmamalıdır. Kesinlikle bir uzman desteği alınmalıdır.

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır. Yazıların tamamı Psk. Yiğit Daimselamet tarafından hazırlanmaktadır ve izinsiz kullanımı kesinlikle yasaktır.