Ekim ayının gelmesiyle sonbaharın güzellikleri gözler önüne serilecektir. Yapraklar yollara düşecek, her bir yaprak rengarenk doğada kendini sergileyecek ve kartpostallık fotoğraflar çekilecektir. Aslında önemli konulardan birisi de bu aylarla beraber gelen depresyondur. Depresyon, yapılan araştırmaların sonucunda 15-44 yaşları arasındaki kişilerin olumsuzluğunda önde gelen nedendir ve intihar ile yüksek oranda ilişkilidir. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü, depresyonun Amerika’da 10-34 yaşları arasındaki kişilerde ikinci önde gelen ölüm nedeni ve 35-54 yaşları için de dördüncü önde gelen ölüm nedeninin olduğunu göstermektedir. Tedavi edilmeyen depresyon, her ikisi de erken ölümle ilişkili olan hipertansiyon ve diyabet gelişimi ile oldukça ilişkilidir. Bu şaşırtıcı gerçeklere rağmen, depresyon tam olarak insanlar tarafından bilinmemektedir.

  Kabul etmek gerekirse, ruh sağlığı hala insanlar tarafından çok fazla önemsenmeyen ve aynı zamanda renksiz, tatsız bir konu olarak ifade edilir. Aslında hayatımızın her alanındadır. Doğal olarak, depresyon (ve diğer koşullar) hakkında daha çok konuşulursa ve bilgilendirilse, daha anlaşılır olabilir. Bu da daha fazla insanın çözüme ulaşması ve daha az acı demektir. İngiliz psikiyatrist Edward Bullmore (2018), depresyonun çok yaygın olduğunu, ekonomik etkilerinin büyük olduğunu, araştırmayı yazdığı sırada, İngiltere’de depresyonun tedavi edildiğinde ekonominin yıllık büyüme oranının üç katına çıkacağını belirtmiştir.

  Depresyonun birçok yüzü vardır. Depresyon, özellikle çocuklar/ergenler ve özellikle erkekler için öfke, sinirlilik, muhalefet ve meydan okuma olarak ortaya çıkabilir. Ne yazık ki insanların çoğu, alandaki uzmanların dışında, ruh sağlığını oluşturan şeyler hakkında popüler kültürden fikir alıyor. Depresyon, popüler bir durum değildir. Birçok kişinin depresyonda olabileceğini fark etmemesine neden olan bir durumdur. Bazen depresyon, kronik bir hal alabilir. Bu yüzden popüler değil, sonu ölümle sonuçlanabilen ve önlenmesi gereken bir durumdur.

  Depresyon, çocuk ve ergenlerde de görülebilir. Çocuklar sık sık öfkelenme, yetişkinlere karşı asi tutum sergileme, kurallara uymak istememe, sürekli olumsuzu düşünme ve etrafındakileri rahatsız etme gibi belirli durumlar yaşayabilir. Bu çocuklar sinirlidir ve sinirli bir çocuk da muhtemelen tartışmacı olacaktır. Bu çocuklar değerlendirildiğinde ortaya çıkan durumlar, yetersizlik, umutsuzluk, iştah ve uyku bozukluklarıdır. Bu durum direk depresyonu işaret etmeyebilir, Karşı Gelme Bozukluğu da olabilir. Bu durumun net bir şekilde belirlenmesi için, çocuğumda depresyon olmaz düşüncesine kapılmadan, aileler böyle durumlarda mutlaka bir uzmandan destek almalılardır.

  Yetişkinler için; depresyonun, özellikle erkeklerde öfkeli veya huzursuz bir ruh hali olarak ortaya çıkması günümüzde alışılmadık bir durum değildir. Belki de bu durum kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Agresif olmanın ağlamaktan daha iyi olduğu düşüncesi ya da erkeklerde daha fazla testosteron olması, agresif bir hormon olduğu gerçeği olabilir. Hormon düzeyi yükseldikçe öfkenin de arttığını kanıtlayan araştırmalar da mevcuttur. Sonu ne olursa olsun kesinlikle şiddetle bitmemelidir. Kadınlarda ise depresyon denilince sürekli ağlayan, basmakalıp, sıkıntı içinde kişiler anlamına gelmez. Akla gelen daima bu olmamalıdır ve bu durumu erkekler de yaşayabilir. Yaşlılar için bazı klişeler kullanılmaktadır. Doğal olarak daha yorgun ve yaş nedeniyle daha az aç oldukları varsayımları birleştiğinde, yaşlılarda depresyonu fark edilmez hale getirebilir.

  Sonuç olarak; haftalar veya aylar süren kötü ruh halinde herhangi bir değişiklik olmazsa depresyonun habercisi olabilir. İştah ve uyku bozuklukları, ölüm/intihar düşünceleri, ajitasyon, motivasyon eksikliği, konsantre olamama gibi durumlar hobilerden işe ve cinselliğe kadar değişen, daha önce zevkli aktivitelere karşı ilgisizlik gibi diğer belirtilerle birleştiğinde, muhtemelen depresyondur. Tüm bunlar kulağa kötü gelse de iyi haber şu ki, depresyon bir kez tespit edildiğinde son derece tedavi edilebilir. Terapi veya ilaç tedavisinin durumun çözülmesinde önemli bir etkiye sahip olabileceği iyi bilinmektedir.

  Siz veya bir arkadaşınız/sevdiğiniz biri, yoğunlaşan yorgunluk ve uykusuzluk yaşadıysanız, kendinize yabancı kaldıysanız bu durumun böyle devam etmesine izin vermeyin. 2020 yılı gibi depresyonun da yaş ayrımcılığı tanımadığını unutmayın. Bu nedenle, tavırlı çocuklarda neler olduğunu tekrar gözden geçirmeyi ve COVID-19 tarafından özellikle ağır bir şekilde etkilenen yaşlıları kontrol etmeyi unutmayın. Depresyon ne kadar erken ele alınırsa o kadar iyidir. Sağlıkla kalın.

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır. Yazıların tamamı Psk. Yiğit Daimselamet tarafından hazırlanmaktadır ve izinsiz kullanımı kesinlikle yasaktır.