Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), sadece günümüzde ortaya çıkmamasına rağmen aileler, öğretmenler kısacası herkes tarafından ‘Ne oldu da bu çocuklar bu kadar hareketli ve dikkatsiz oldular?’ sorusunu daha çok sormaktadırlar. Aslında DEHB, çocuklarda eskiden beri var olan bir sorun olarak tanımlanmaktadır fakat aileler bu sorunu farklı isimlerle (dik kafalı, söz dinlemeyen, yaramaz, yerinde durmayan, vs.) tanımlamaktaydılar. Dikkat eksikliği ile ilgili yayınların artması, insanların bilgilenmesi ve çözüm alan kişileri gördükten sonra aileler, çocuklarıyla ilgili olarak uzmanlara daha sık başvurmaktadırlar.
DEHB, benzer bir gelişim düzeyindeki çocuklara göre daha sık ve belirgin bir dikkatsizlik, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ile tanımlanan tıbbi bir durumdur. 7 yaşından önce başlamalı, 6-12 aydan fazla sürmeli, hem ev, hem de okulda görülmeli ve çocuğun zeka puanı 70’in üzerinde olmalıdır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite, çocuklarda aynı zamanda görülebildiği gibi ayrı ayrı da görülebilmektedir. DEHB belirtileri üç bölümde toplanmaktadır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik. Dürtüsellik ise bireyin kendini kontrol etmesinde yaşadığı güçlüklerdir.
Dikkat eksikliğinin tanı ölçütleri arasında; belirli bir iş veya oyuna dikkatini verememe, dikkati kolayca dağılma, başladığı işi bitirememe, kendisi ile konuşurken dinlemiyor gibi gözükme, görevlerde ve etkinliklerde zorlanma, eşyaları sürekli kaybetme, günlük işlerde unutkanlıklar bulunmaktadır. Hiperaktivitenin tanı ölçütleri arasında ise; kıpır kıpır olma, oturduğu yerde duramama, gereksiz sağa sola koşturma, eşyalara tırmanma, sakince oynamakta zorlanma, sürekli konuşma ve sürekli hareket etme durumları yer alır. Bu ölçütlerin belirli zamanda sürekli olarak devam etmesi dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyi düşündürmektedir.
Okul öncesi dönemde DEHB’li çocukların davranışları, aşırı derecede zararlı olduğu zaman fark edilmektedir. Okula ilk başlayan çocuklar yönergelerle karşılaştıklarında başaramama ve kendilerini disipline etmekte zorlandıkları için problemli davranışları daha çok göze çarpmaktadır. Öğretmen ve öğrenci arasında da iletişim olumsuza dönüşebilmektedir. Bu nedenle öğretmenler de öğrencilerin davranış özellikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları önemli bir faktördür. DEHB’de temel sorun, kişinin belli bir işle ilgilenirken, o sırada içinden gelen başka bir şey yapma isteğine engel olamamasıdır.
Araştırmalara göre, okul çağındaki çocuklarda DEHB görülme sıklığı %3-7 arasındadır. Her sınıfta en az 1-2 çocukta DEHB var olduğu anlamına gelmektedir. Erkeklerde görülme olasılığı, kızlara oranla 2-6 kat daha fazladır. DEHB yaşayan çocuklarda; %35 oranında özel öğrenme güçlüğü, %8-39 oranında okuma güçlüğü, %12-27 oranında ise yazma ve matematik güçlüğü olduğu, yapılan araştırmalarda görülmektedir.
Tedavi için psikolog, öğretmen ve aile bir ekip halinde çalışmalıdır. Öz güven geliştirilmeli, anne-çocuk ilişkisi arttırılmalı ve olumlu davranış pekiştirilmelidir. Olumsuz davranışlarda ceza verilmemelidir. Aile, tartışmalardan uzak durmalı ve çok gerekli olmayan emirler, kısıtlamalar azaltılmalıdır. Öğretmenlerle iletişim halinde olarak, çocuğun yaşadığı güçlükler konusunda bilgilendirilmelidir.
Çocuklarında dikkat eksikliği ve hiperaktivite olduğunu düşünen aileler, başka problemler karşılarına çıkmadan bir uzmandan mutlaka destek almalıdırlar.