Kaygı, insanların kendini koruması için bir yöntemdir. Tehdit edici durumlarda, kalp hızımız arttığında, terleme, titreme, yoğun korku yaşanan durumlarda beynimiz bizi tehlikeye hazırlayıcı bir dizi yanıt arar. Bu kaygının yaşanması normaldir ve bu, uygun ve uyarlanabilir kaygının temelidir. Çocuklar için bu tür bir ‘tehlike’ yanıtı, çocuğun veya gencin sosyal, akademik, eğlence işlevlerine önemli ölçüde müdahale edecek düzeyde olduğunda, çocukla bu durum çalışılmalıdır. Durumluk kaygı yerini sürekli kaygıya bıraktığında günlük yaşam için yıkıcı olumsuzluklar yaşanabilir.

  Durumsal kaygı, hayatımızdaki olumsuz bir olaya normal bir tepkidir. Bireyin içinde bulunduğu stresli durumdan dolayı hissettiği öznel bir korkudur. Beklenmedik veya şok edici bir durumda ani sıkıntılar ve endişeler oluşur. Genellikle kontrolden çıkmaya bağlıdır. Sürekli kaygı ise; bireyin kaygı yaşantısına bağlı olan yatkınlığıdır. Buna kişinin içinde bulunduğu durumları genellikle stresli olarak algılama ya da stres olarak yorumlama eğilimi neden olabilir. Kaygı seviyesi yüksek olan bireylerin kolaylıkla incindikleri ve karamsarlığa büründükleri görülmektedir. Bu bireyler durumluk kaygıyı da diğerlerinden daha sık ve yoğun bir şekilde yaşamaktadır.

  Çocuklarda veya ergenlerde durumlar kaygıyı tanıyabilmek için bazı belirtiler vardır. Bunlar gözlemlenebilir olan panik atak belirtileridir. Hızlı kalp atış hızı, nefes darlığı, baş dönmesi ve bayılma, terleme ve kızarma. Çocuklar diğer kaygı belirtilerini de ortaya çıkarabilir. Bunlar; küçük çocuklarda sinirlilik veya öfke nöbetleri, izolasyon, kötü iştah ve uyku, fiziksel şikayetler: baş, mide, göğüs ağrısı, endişe ifadeleri ve sözel olarak yanıt vermede azalma şeklinde görülebilir. Durumsal kaygı yaşayan çocuk davranışında ani değişiklikler fark edilir. Çocuk, karakterinin dışında davranabilir.

  Bu durumlarda aileler neler yapmalıdır? Öncelikle durum sizi de etkiliyorsa, kendinize iyi bakın. Hepimiz ani, beklenmedik ve zaman zaman yıkıcı haberlerle sarsıldık. Birçok insan hayattaki olumsuzluklardan derin endişe duymaktadır. Kaygının bulaşıcı olduğunu ve çocuklarınızın duygusal tepkilerinizi yakalayacağını unutmayın. Onlara yardım etmenin en etkili yolu kendinizi sakin tutmaktır. Kendi kaygınızı azaltmak için en yararlı bulduğunuz yöntemleri kullanın (yoga, meditasyon, müzik dinleme, okuma, günlük tutma veya sevdiğiniz bir programı izleme gibi). Dinlendirici uyku ve egzersiz de dahil olmak üzere fiziksel sağlığınıza dikkat edin.

  Çoğu zaman, çocuğunuz kaygıları veya endişeleri ile size yaklaşmayacaktır. Bunun nedeni utanç duyması, konuşmanın işleri daha da kötüleştireceğinden veya size yük getireceklerinden endişe duymaları olabilir. Çocuğunuzun davranışında bir değişiklik fark ederseniz, “Son zamanlarda kendin olmadığını fark ettim. Seni rahatsız eden bir şey var mı?” sorusunu sorun. Ardından, açık uçlu soruları takip edin. Açık uçlu soruların amacı, neler olup bittiğini keşfetmenizi sağlayan daha fazla ayrıntı elde etmektir. Örneğin; “Ne hakkında endişeleniyorsun, endişelerinizi anlatabilir misin, nasıl hissediyorsun?”

  Her zaman çocukların gelişimlerine göre düşünün. Bir durum hakkında okul çağındaki çocuklar (7-12 yaş), bir genç (13-18 yaş) veya genç bir yetişkinden farklı endişelere sahip olabilir. Küçük çocuklar günlük rutinleri ve aktiviteleri ile daha fazla ilgilenirler. Genellikle neler olup bittiğiyle ilgili basit açıklamalara ihtiyaç duyarlar ve ebeveyn ya da bakıcı olarak onları korumak için orada olacağınıza dair açık bir ifade gerekir. Gençler ve genç yetişkinler daha karmaşık bir şekilde düşünürler. Bir durumun aileleri, arkadaşları, toplulukları veya dünya üzerindeki etkileri konusunda endişe duyabilirler. Bu durum için en iyi yol iletişime geçmektir. Bilgilendirici konuşmalar yapın.

  Her yaştan çocuğun kaygılarını ciddiye aldığınızı ve onlar için ne anlama geldiğini bilmesi gerekir. Duygularını ve endişelerini ortaya çıkarmaya çalışın ve ne hissettiklerini anladığınızı ve takdir ettiğinizi bildirin.

  Çocuklar, özellikle durumsal kaygısı olan gençler ve genç yetişkinler genellikle arkadaşlarıyla endişeleri hakkında konuşmak ister. Olumlu akran desteği çocukların kaygılarını azaltmasına yardımcı olacaktır.

  Bu önlemlerin birçoğunun durumsal kaygıyı gidermek için yetersiz olduğu zamanlar vardır. Çocuğunuz depresyon ile mücadele ediyor olabilir, bir kaygı veya gelişimsel bozukluk yaşıyor olabilir ve bu da durumu zorlaştırabilir. Bunun yanı sıra çocuğunuz, halihazırda endişeli, karamsar ya da düşünmede katı olan ve duygusal olarak belirli düşünme tarzlarında “sıkışmış” türden bir çocuk olabilir. Böyle durumlarda mutlaka bir uzmanla iletişime geçmeniz size yardımcı olacaktır. Çocuklarınızın kaygı ve endişelerini önemseyin. Şimdiden yardımcı olmanız, onların gelecekte durumsal kaygıları ile başa çıkmalarına önemli bir temel oluşturabilir. Sağlıkla kalın.

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır. Yazıların tamamı Psk. Yiğit Daimselamet tarafından hazırlanmaktadır ve izinsiz kullanımı kesinlikle yasaktır.