Pandemi sırasında, kişisel seçimler virüsü yayıp yaymayacağımızı belirler. Kararlarımız, daha bulaşıcı olan duygularımızı da yönetir. Kontrolden çıktığında, bir kişinin sinirliliği tüm ailenin mutluluğunu zehirleyebilir. Ancak, duyguları anlar ve ona göre davranırsak, bir aşı gibi aile refahını koruyabilir.
Duygusal bulaşma doğumdan önce başlar. Ebeveyn stresi, bebeklerin gelişimini değiştirir. Daha sonra bebeklerin bedenleri ve zihinleri bakıcı etkileşimlerinden güçlü bir şekilde etkilenir. Büyüdükçe daha bağımsız hale geliriz, ancak hepimiz kaçınılmaz olarak yakınlarımızın duygularından etkileniriz.
Duygular, hayatta kalmamıza, gelişmemize ve yeniden üretmemize yardımcı olmak için tasarlanmış fizyolojik tepkilerdir. Korku, stres, neşe ve memnuniyet gibi duygular, tıpkı açlık ve susuzluk gibi bedensel durumları değiştirmeye ilişkin bilinçli deneyimlerimizdir. Tepkilerimizin çoğu saniyeler içinde gerçekleşir.
Yetişkinlerin aksine çocuklar duyguları bilinçli bir anlayış olmadan sadece bedenleriyle yaşarlar. Örneğin, okula gitmek istemez ve karnı ağrır. Aslında kaygısının farkında değildir. Vücutları basitçe tehlikeden kaçmak için “kaçma” dürtüsü üretir. Benzer şekilde, bir çocuğun inatçı veya saldırgan isyanı, çocuğun vücudunu “kavga” moduna sokan korku veya savunmasızlığın işareti olabilir. Çocuk, motivasyonlarının farkında olmadan bunu açıklayamaz. Yetişkinler artık çocukların duygusal dilini konuşmadıkları için hem iyi hem de kötü davranışları sıklıkla yanlış yorumlarlar. Duygusal bulaşma çoğu zaman bu yanlış iletişimin bir olumsuz etkileşimler döngüsüne dönüşmesine neden olur.
Çocuklar okulda çalışmayı reddettiklerinde veya oyuncaklarını aldıklarında, ebeveynler yetkilerinin tehdit altında olduğunu hissedebilir ve bu da ebeveynin “kavga” tepkisini tetikleyebilir. Bir kez kızdığında çocuğun korkusunu artırabilir ve daha aşırı çocuksu davranışlara neden olabilir. Bu sadece ebeveynin hayal kırıklığını artırarak, ebeveyn çığlık atana, çocuğa fiziksel olarak engel oluncaya veya öfke nöbetleri olan çocuğa onu cezalandırıncaya kadar döngüyü tırmandırır. Tüm çocukların uygun disipline ihtiyacı olsa da hiçbirinin cezalandırılmasına gerek yoktur. Çocukların kendi kendilerine hakimiyetlerini geliştirmelerine yardım ettiğimizde minnettar olurlar, ceza ise kızgınlığı besler. İyi haber şu ki, bir çocuk ve ebeveyn birlikte eğlendiğinde, pozitif duygular da aynı derecede bulaşıcıdır Artan bir zevk ve neşe döngüsünü başlatır. Bu yeterince sık tekrarlanırsa, çocuk ve ebeveyn için bir mutluluk kaynağı, dolayısıyla önemli ve değerli bir varlık olduğuna ikna olur.
Olumsuz duygusal bulaşmayı önlemek, virüs bulaşmasını önlemeye benzer. Kendinizi sakinleştirerek, öz denetimi örnek alarak ve potansiyel olarak tehlikeli duyguları içeride tutarak bir maske takın. Bunu başarmak için, çocuğunuzun ne zaman öfkenizi uyandırdığına dikkat edin ve çocuğun meydan okuma değil, sıkıntı ifade ettiğini unutmayın. Olumsuz duygusal bulaşma başladığında, tırmanmaya neden olan şeyler söylenmeden veya yapılmadan önce uzaklaşmak hayati önem taşır. Bu da sosyal mesafe gibidir. Bir süre yalnız kalmanız gerektiğini söyleyin ve çocuğun yardımını isteyin. Bu, işleri cezalandırmaya değil, daha iyi yapmaya çalıştığınızı gösterir. Çocuğun yardım etme dürtüsünü devreye sokmak, onları değerli ve önemli hissettirir. Çocuğun yaptığı gibi tepki vermenize neyin sebep olabileceğini düşünün. Daha önce olan tüm olayları ayrıntılı olarak hatırlamaya çalışın ve hangisinin çocuğunuzu üzmüş olabileceğini bulmaya çalışın. Her çocuğun davranışsal dilini daha iyi anlamak gerekir ve hiçbiri aynı değildir. Çocuklarımızı daha iyi anlamak, özdenetim, empati ve duygusal zekâ geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Duygusal bulaşıcılık içimizde yerleşiktir. Hepimizin kendi yaşamlarımızda ve başkalarının yaşamlarında, özellikle de bakımımızdaki çocuklar için kalıcı olumlu veya olumsuz durum yaratma kapasitesine sahibiz. Yürüyüş, temizlik, yatma vakti ve oyun zamanı gibi rutinler de dahil olmak üzere onlarla zaman geçirmekten hoşlanırsak, duygusal bulaşma yoluyla arkadaşlıklarından aldığımız zevk onları değerli ve güvende hissetmelerini sağlayacaktır. Bu salgın devam ederken, bulabildiğimiz her zevki paylaşmaktan ve birlikte yaşamaktan hepimiz yararlanabiliriz. Sağlıkla ve mutlulukla kalın.
