Paylaşma, bir çocuğun öğrenmesi ve bu duyguyu kendi hayatında uygulayabilmesi, önemli sosyal becerilerinden bir tanesidir. Empati kurabilme, kurallara uyabilme gibi paylaşmak da çocuğun toplumsal hayatında gerekli olan bir erdemdir. Çocuklar paylaşmayı kendi kendine değil, ebeveynlerinin ya da birincil bakım veren kişilerin sağlayabileceği bir ortamda öğrenebilir. Ev içindeki oyunlar ve yemek masasındaki paylaşım örnekleri, çocukların paylaşım eğitimi için de ilk adımlar olabilir. Çocuklar paylaşmanın anlamını, paylaşmanın keyfini deneyimleyerek yaşamalıdır. Paylaşımda bulunduğu kişinin yüzündeki mutluluğu gördükten sonra kendisi de mutlu olacak ve paylaşma duygusu pekişecektir.
Ailelerin çocuklarına verdikleri net mesaj, ‘paylaşmalısın’ oluyor. Arkadaşı eğer bir oyuncağını, kitabını ya da herhangi kendinin olan bir eşyasını istediğinde kesinlikle vermesi gerektiğini ailesinden öğreniyor. Çocuğunuz istese de istemese de bunu siz istediğiniz için yapıyor. Aileler paylaşma duygusunu çocuklarına anlatırken bunu kendi hayatlarında uygulamadığı zamanlar da olabilir. Bu konuda da söyledikleriyle zıtlıklar yaşayabilirler.
18-24 aylık çocuklarda; benlik duygusu, kendi kimliğinin farkında olmanın ardından gelişir. Bu nedenle, bu dönemde paylaşmama normal bir süreçtir. Örneğin; oyuncağının alınmasına kızıp arkadaşına vuran bir 2 yaş çocuğu, onun ağlamasına da şaşırır, neden ağladığını anlayamaz. Empati yapma 3 yaştan sonra gelişir.
Ebeveynler, çocuklarına paylaşma konusunda baskı yapmamalıdır ve çocuklarının yaşadığı çatışmaya saygı göstermelidir. Kendisine ait olan eşyaları ona teslim etmeli, ait olmayanları ise öğretmek gereklidir. Çocuklarınıza ait olan her şeyin, onların gözünde bir önemi ve anlamı vardır. Çocuğunuz güvendiği zaman paylaşacaktır. Haklarını koruduğunuzda, seçimlerine saygı gösterdiğinizde ve güvendiğinizde çocuğunuz da gönül rahatlığıyla paylaşacaktır.
2 yaş çocukları diğer çocukların yaptıklarına meraklıdır. Katılmasa bile izlerler. Katılan çocuklar ise oyuncakları kapabilir ve sahiplenebilir. Çocuklarla bir arada bulunma olanağı, aralarında iletişim kontrolü olmayacağından dolayı, bir erişkin eşliğinde sunulmalıdır. Dürtü kontrolünün biraz daha gelişmesiyle nelerin kendisinin, nelerin başkasının olduğunu öğrendikten sonra paylaşmayı öğrenecektir.
18-30 ay arasında çocuklar, oyunlarında daha bağımsız, başlarına buyruk olurlar. Bu dönemlerdeki çocuklar, yaşıtlarıyla oyun alanını paylaşmaya istekli olabilir fakat birlikte oyun oynama ve oyuncaklarını paylaşma kavramlarına uzaktır. Paylaşmayı ve ortak oyunlar oynamayı öğrenmesi için genellikle bir yıl sonra olur.
3 yaşından itibaren çocukların oyun sırasında kendi kendine konuşması giderek azalır ve yerini başkalarıyla konulma alır. Başka çocuklarla uyum içerisinde oynayabilmesi, paylaşma duygularının da gelişmesine yardımcı olacaktır.
4 yaş ile beraber çocuklar grup içinde iş birliği yapabilirler. Başkalarının duygusal tepkilerini anlayabilirler. Eşyalarını, oyuncaklarını bu dönemden itibaren arkadaşlarıyla paylaşabilirler.
5 yaşından itibaren çocuklar çevresini genişletmek isterler. Okul öncesi eğitim bu evrede daha önemlidir. Grup oyunlarını tercih ederler. Sorumluluk alırlar, sosyalleşirler ve paylaşım duyguları daha da gelişir.
Ebeveynler paylaşma konusunda çocuklarını kesinlikle zorlamamalıdırlar. Elinden zorla almak, üstelemek, tehdit etmek veya ceza yöntemi uygulamak çocukta paylaşma duygusunu değil öfkesini doğurur. Çocuk, bu davranışların tekrarlanmasıyla direncini arttırır. Çocuklarınıza paylaş diye ısrar etmeyin ve paylaşmıyor diye evhamlanmayın. Çocuğunuzla beraber evinizde kullanmadığınız eşyaları ayırıp paketleyebilirsiniz. İhtiyaç sahiplerine çocuğunuzla beraber ulaştırıp, sizin yönlendirmeleriniz ve desteğiyle bu güzel duyguyu yaşamasını sağlayabilirsiniz. Çocuğunuza bu şekilde model olabilir ve paylaşma duygusunu yaşatarak öğretebilirsiniz.