Son açıklanan kararlardan ve virüsle ilgili olumlu gelişmelerden sonra, salgın öncesindeki düzen kadar olmasa da iyileşme sürecine yavaşça geçmeye başlıyoruz. Uzun zamandır evde kalan çocuklar için kreşler açıldı. 20 yaş sokağa çıkma sınırlaması 18 yaşa indirildi ve önümüzdeki dönemlerde, tekrar salgının yükselme evresi olmazsa, sınırlar kontrollü bir şekilde kaldırılacaktır. Bu süreç çocuklar açısından bilinmezlikle geçti ve geçmeye devam ediyor. Davranışları değişti, bir anda evde kalmak zorunda kaldılar, eğitim evlere taşındı, karantinalar yaşandı, aileler de bu süreçte tecrübesiz kaldı ve bu süreçte düzen değişti. Çocuklarda birtakım korkular oluştu. Daha önce arkadaşlarıyla hep beraber oynayan çocuklar artık arkadaşlarından korkar hale geldiler. Küçük yaştaki çocuklara meslek seçimi sorulduğunda polisliği seçmek isteyen çocuklar polislerden korkar hale geldiler. Yaşlılara saygıyı okul öncesi dönemden başlayarak öğrenen çocuklar yaşlılardan korkar hale geldiler. Bu tarz korkuları da genellikle sosyal medyaya çok fazla maruz kalmaları ve sağlıklı bilgilendirilmediklerin dolayı oluşmaktadır. Tedbir ve korku kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerekiyor ama nasıl?
Öncelikle korku, algılanan tehlike sebebiyle çocuklarda kaçma isteği uyandıran bir duygudur. Normal gelişimin bir parçasıdır ve tehlikelerden koruyan bir savunma mekanizmasıdır. Çocuklar korku içerdiği tehlikeli düşüncelerden sonra kaçarlar ve kendini korumak isterler. Salgın dönemi boyunca çok fazla olumsuz habere ve yoruma maruz kalan çocuklar, bunun doğruluğunu test etmeden kaçma davranışı göstererek rahatlarlar ve sonrasında onları doğru olarak düşünürler. Böylelikle korkular kendi içlerinde güçlenerek devam eder. Örneğin, yaşlılar ve virüsün çok fazla olumsuz değerlendirildiği haberlere maruz kalan çocuklar yaşlılara karşı korku oluştururlar.
Çocukluk korkuları, bebeklik döneminden ergenliğe kadar sıklığı ve çeşitliliği açısından farklıdır. Okul öncesi dönemdeki çocuklar genellikle korktukları olaya davranışsal tepki verirler. Sözel ifade edemezler. Ağlar, huzursuzlanır, bağırırlar. Korku tepkileri normaldir fakat günlük hayatlarını olumsuz bir şekilde yaşarlarsa bu doğal karşılanmamalıdır. 8-9 yaşların korku tepkilerinde genellikle red görülür. Ergenlik döneminde de takıntılı durumlar başlar. Her yaşın gelişimsel özelliklerine göre korkuları farklıdır ve çocuklar bir objeye ya da kişiye karşı da korku geliştirebilirler. Bu dönemsel korkularının devam etmemesi için ailelere büyük sorumluluk düşmektedir.
İlk olarak çocuklarına karşı tehdit, yalan ya da tetikleyici tepkilere dikkat edilmelidir. Telefonla çok fazla vakit geçiren çocuklara virüsün telefondan geçtiğini söyleyip, buna çocuklarını inandırmaları, virüs tehlikesi geçtikten sonra çocuklarda telefondan kaçınma davranışları görülebilir. İleriki zamanda böyle olmadığını bilmeleri ailelerine karşı güvensizliği de doğurabilir. Sonunun ölüm olduğu virüs tehlikesini basit gören ebeveynler, çocuklarına ‘erkek adam korkar mı, bebek gibisin’ gibi yaklaşımlar sergilerse, çocukların aile içi iletişimine de engel olurlar. Ev kurallarının dışına çıkan çocuklara ‘dediğimi yapmazsan seni polise söylerim, yaramazlık yaparsan doktora söylerim sana virüs aşısı yapar’ gibi korkusunu pekiştiren, meslekleri yanlış tanıtan cümleler kurarlarsa ilerleyen zamanlarda hasta olduklarında doktorları reddederler, yardıma muhtaç olduklarında polise söylemezler.
Serbest saatlerde aileleriyle beraber dışarı çıktıklarında ya da evde korkuları devam eden çocukların aileleri çocuklarının hissettikleri duyguya saygı duymalıdır. Bu aradaki güveni sağlar. Çocuklarını dinlemelidirler. Virüsten korkuyorum çok geniş bir ifadedir. Virüsün bulaşmasından mı korkuyor? Ailesinden kendisine geçeceğinden mi korkuyor? Ailesinden birisinin öleceğinden mi korkuyor? Bir daha dışarı çıkamayacağından mı korkuyor? Çocuğu dinlemek onun hislerine yardımcı olmaktır. Aileler, çocuklarının korkularını kabul edip anlamalıdır. Onaylandığını hissetmek çocuğun iletişimini kuvvetlendirir. Gerçek anlatılmalıdır. Ebeveynler geçmişte yaşadıkları korkuları ve duyguları ifade edebilir. Korkuları yenme tecrübelerini anlatabilir. İhtiyaç duyduğu bilgiler verilmelidir çünkü korkan çocuk rahatlamaya ve bilgiye ihtiyaç duyar. Kişisel temizliklerine devam etmeleri gerektiği söylenmeli ve olumsuz virüs haberleri sınırlandırılmalıdır.
Korku ile başa çıkmanın yolu korkuyu bastırmak ve onu görmezden gelmek değildir. Korkunun kaynağını anlayıp çocuğa korkusu ile uygun bir şekilde başa çıkmayı öğretebilmek onlar için çözüm yoludur. Korku ile başa çıkmada yaşamı olumsuz etkileyen ve sürekli korkuların ön plana çıktığı durumlarda bir uzmandan destek almayı unutmayın. Sağlıkla kalın.