Okul ortamında yaş sınırı olmaksızın bütün öğrenciler arasında yaşanan çatışmalar, kavgalar ve tartışmalar duruma özgü ve anlık yaşanmaktadır. Sorunların sonrasında ise geriye yıkıcı etkiler görülmekte, bazı davranışlar şiddetten farklı bir durum olarak ele alınmakta ve bu da ‘akran zorbalığı’ kavramıyla tanımlanmaktadır. Bir öğrencinin/öğrencilerin bir başka öğrenciyi ya da bir öğrenci grubunu tekrarlayan şekilde birden çok kez olumsuz etkilere maruz bırakması, öğrenciye rahatsızlık vermekten yaralamaya kadar uzanan bir süreçtir. Rahatsızlık yaratan durumun akran zorbalığı olarak adlandırılması için, aralarında eşit olmayan güç ilişkisinin olması, durumun sürekli yaşanıyor olması ve kasıtlı olarak yapılması gibi birtakım semptomların olması gerekir.

  Akranları ile olumlu ilişkiler geliştiren çocuğun sosyal gelişimi de kuvvetlenir. Çocukluk döneminin gelişimsel görevlerinden biri de yaşıtları ile iyi geçinmektir. Bu evreyi tamamlayan çocuklar, ileriki gelişimlerini olumlu etkileyecek ve başarılarını arttıracaktır. Akranları tarafından kabul edilmesi de sosyal onay ihtiyacının karşılanması açısından önemlidir.

  Zorbalıklar fiziksel, sözel, dışlama, dedikodu ve eşyalara zarar verme olarak görülmektedir. Fiziksel olarak, karşıdaki kişinin canının yanmasına, yaralanmasına ya da ölümüne neden olabilecek kasıtlı davranışlardır. Kulak çekme, ısırma, tekme atma, çelme takma, tokat/yumruk atma, oyun alanını terk etmeye zorlama buna örnek olarak verilebilir.

  Sözel olarak, sürekli kişinin benliğini, psikolojik ve sosyal gelişimini etkileyen olumsuz yargılar ve sözel davranışlardır. Dış görünüşüyle alay etme, konuşma tarzı, aksanı ya da şivesiyle alay etme, küfür etme, tehdit etme, lakap takma ve adı ya da soyadıyla dalga geçme örnek olarak verilebilir.

  Dışlama, herhangi bir öğrenciyi yalnızlığa mahkûm etme veya buna teşebbüste bulunmaktır. Oyuna ve etkinliklere almama, grup dışına itme, görmezden gelme, yok sayma buna örneklerdir.

  Dedikodu, bir öğrencinin bulunmadığı ortamlarda onun hakkında asılsız sözler ve duyacağı zaman rahatsız olacağı şeyler söylemektir ve en önemli örnekler de iftira atmak, hakkında dedikodu çıkarmak, arkadaşlarını kendisine karşı kışkırtmak ve aralarını bozmaya çalışmaktır.

  Eşyalara zarar verme olarak da okulda görülen zorbalık, öğrenciler arasında eşyalarını ya da yiyeceklerini zorla alma, özel eşyalarına kasıtlı olarak zarar verme, kantinden zorla bir şey ısmarlatma olarak yaşanmaktadır.

  Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i zorbalığa maruz kalmaktadır. Bu zorbalık çocuklarda, kaygı, öfke, çaresizlik, değersizlik, yalnızlık gibi olumsuz duyguları yoğun olarak hissettirmektedir. İleriki evrelerde depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı, okul fobisi ve akademik başarısızlıklara yol açmaktadır. Zorbalığı uygulayan öğrencilerde ise yetişkin yaşamlarında suç ve şiddet olaylarına karışma, dürtüsel ve riskli davranışlarda bulunma, iş hayatlarında başarısızlık ve madde kullanım açısından risk taşıdıkları görülmektedir.

  Aileler, çocuklarının zorbalığa maruz kaldığını düşünüyorsa, açık bir iletişim kurmalı, zorbalığın nerede ve nasıl meydana geldiğini öğrenmeli, çocuklarını asla suçlamamalı, olaylara aşırı tepki göstermeden dinlemeli, olumlu stratejiler belirlemeli (yeni arkadaşlar edin, benimle uğraşma deyip uzaklaştırmak, zorbalığa maruz kalınan ortamlardan kaçınmak), duygularını paylaşmasına izin vermeli ve daima arkasında durmalıdır. Öğretmenine kesinlikle bu durum hakkında haber verilmeli ve çözüm konusunda mutlaka iş birliği yapılmalıdır. Öğrenci, sürekli bu süreç içinde kalıyorsa ve kendinde olumsuz duygu, düşünce ve davranışları devam ediyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır. Yazıların tamamı Psk. Yiğit Daimselamet tarafından hazırlanmaktadır ve izinsiz kullanımı kesinlikle yasaktır.