İkinci dönemin başlamasıyla birlikte öğrenciler, derslerine odaklanıp geleceğindeki hedefleri doğrultusunda çalışmalarına devam etmeye tekrardan başladılar. Sınavlara girecek öğrenciler, sınav tarihinin yaklaşmasıyla birlikte kaygı, heyecan, kızgınlık, üzüntü, çarpıntı, kasılma, nefes darlığı, endişe, mide bulantısı, çalışmaya isteksizlik, uyku düzeninde bozukluk şeklinde yakınmaları yaşayabilirler. Bunların yanı sıra dikkatini toplayamama, konsantrasyonunun bozulması, kendine güvenin azalması, kendini aşırı kıyaslama, yetersiz ve değersiz görme gibi belirtileri de göstermektedirler. Eğer bu tip belirtiler yaşanıyorsa, sınava girecek kişi sınav kaygısı yaşıyor demektir.

  Dünyaya gelindiği andan itibaren öğrenme başlar ve yaşam sonuna kadar devam eden bir süreçte, öğrenilen her şey kişinin potansiyelini oluşturmaktadır. Öğrenilenlerin belli bir amaca yönelik kullanılması da performansı ortaya çıkarır. Öğrenci performansını ve başarısını ölçmenin en yaygın yolu ise yapılan sınavlardır. Yapılacak olan bu sınavlar, öğrencilerin hayatlarının şekillenmesinde önemli süreçlerdir. Bir değerlendirme yöntemi olan sınavlar, bazen öğrenciler için bir dizi soruna neden olmaktadır. Bu sorunlardan biri de kaygıdır. Sınavların öğrenciler üzerinde oluşturduğu kaygı, öğrencilerin derslere olan tutumunu ve başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Yaşanılan bu kaygı sonrasında öğrenci, sınav sırasında gerçek performansını ortaya koyamamakla birlikte, bireyde gerginlikle ve korkuyla beraber karışık bir tedirginlik yaşamaktadır.

  Ülkemizde 8. Sınıf öğrencileri LGS sınavı ile kendileri için en iyi liseyi seçerken, lise son sınıf ya da mezuna kalan öğrenciler de Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girerek iyi bir üniversite ve gelecek hedeflemektedir. Ortaöğretime geçişte öğrenciler sınavla birlikte ergenlik sorunlarıyla da bu süreçte zorluklar yaşamaktadırlar. YKS’ye girecek olan öğrenciler ise bir yandan okul ve kurslar, bir yandan da yoğun bir çalışma temposu ve ailenin beklentileriyle yüksek baskı altında kalmaktadırlar. Mezuna kalan öğrenciler üzerinde de bir dahaki sene de mezuna kalmamak için yoğun streste baş etmektedirler. Bu durumdaki öğrenciler için ortak paydada kaygı oluşmaktadır.

  Yapılan bir araştırmada kız öğrencilerin, erkek öğrencilere oranla kaygılarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sınava girecek olan öğrencilerin kaygıları da sınava bir yıl sonra girecek öğrencilere oranla daha yüksektir. Üniversite mezunu anneye sahip olan öğrencilerin kaygıları, okur-yazar olmayan anneye sahip öğrencilerin kaygılarından daha yüksektir. Annelerin mükemmeliyetçi olmaları, öğrencilerin kaygılarını arttırdığı düşünülebilir. Üniversite mezunu babaya sahip öğrencilerin sınav kaygıları, üniversite mezunu olmayan babalara sahip öğrencilere göre daha düşüktür. Öğrenci gözünden bakacak olursak; yüksek benlik değerine sahip olan öğrenciler, sınav kaygı düzeyini düşük olarak yaşamaktadırlar.

  Belirli düzeyde kaygı, öğrenciyi motive ederek performansı arttırmaktadır. Öğrenciler; sınav öncesi, sınav anı ve sınav sonrasındaki durumlarıyla ilgili kaygılar yaşarlar. Buna arkadaş, aile, çevresel faktörler, dikkat ve motivasyon durumu, gelecek kaygıları ve fizyolojik durumları büyük etken olmaktadır. Düşüncelerini yoğun bir şekilde inançlara dönüştürüp, genelleyerek, kendilerini damgalayarak ve felaketleştirerek kaygılarını yükseltmektedirler. ‘Ben yapamayacağım, ilk defa sınava giriyorum, herkes başarılı ben yetiştiremiyorum, ailemin yüzüne nasıl bakarım, öğretmenim bana güveniyor başaramazsam ne yaparım, akrabalarım başarısız olduğumu düşünecekler, o kadar süre nasıl oturacağım, kazanamayacağım, ben zaten başarısızım’ gibi düşünce içerikleri sınava olan kaygıyı yükseltmektedir.

  Sınav kaygısının nedenleri gelişimsel, bireysel, ailevi ve toplumsal olup mükemmeliyetçi, kıyaslanan, önceden başarısızlık yaşayan kişilerde daha çok görülmektedir. Ebeveyn ve öğretmen beklentisi yüksek olan kişilerde sınav kaygısı yoğun yaşanmaktadır. Kişinin ve ailenin gerçekçi olmayan hedefler koyması da kaygı düzeyini arttırmaktadır.

  Sınava kadar olan bu sürede zamanı iyi kullanarak ve planlayarak başarı mümkündür. Bu süreçte ilk olarak beslenme ve uyku düzenine dikkat edilmelidir. Uykunun iyi alınması gerekir ki bir sonraki güne daha iyi ve enerjik başlanabilsin. Gece geç saatlere kadar çalışmak yerine gün içinde zamanı iyi kullanarak daha fazla çalışmak daha doğrudur. Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri uygulanmalı ve motivasyon artırma teknikleri bir uzman tarafından desteklenmelidir. Olumsuz düşünceler yerine olumlu düşünceler üzerinde durulmalıdır. ‘Yapamayacağım’ yerine ‘elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum’ cümlesi kurularak olumsuz düşünceler otomatik hale getirilmemelidir. Kaygının bir duygu olduğu unutulmadan, bastırmak yerine o duyguyu yaşayıp çözüm yolları üretmek bu süreci kolaylaştıracaktır. Boş zamanlarda fiziksel aktiviteler yapılmalıdır. Profesyonel bir yardım alınması, hem sınava girecek olan birey hem de aile için daha verimli olacaktır.

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır. Yazıların tamamı Psk. Yiğit Daimselamet tarafından hazırlanmaktadır ve izinsiz kullanımı kesinlikle yasaktır.