Uyku, organizmanın çevreyle iletişiminin, değişik şiddette uyaranlarla geri döndürülebilir biçimde, geçici, kısmi ve periyodik olarak kaybolmasıdır. İnsanlar, hayatlarının neredeyse üçte birini uyuyarak geçirirler. Özellikle bebeklik döneminde, günlerinin büyük bir kısmında uyurlar.
Uykunun, çocuk ve gençlerin psikososyal gelişimleri ile büyümelerinde çok büyük rolü vardır. Yetersiz uyku, çocuğun biyo-psiko-sosyal sağlığını, aile akran ve öğretmenleri arasındaki ilişkilerini, günlük yaşamsal aktivitelerini ve davranışlarını olumsuz etkileyebilecek bir unsurdur.
Çocuklarda uyku eksikliğinin sonucunda, dikkat sürelerinin kısaldığı, odaklanma sürelerinin azaldığı, duygu ve davranış kontrolünün zorlaştığı ve öğrenme süreci üzerine de olumsuz etkilerin olduğu gözlenmektedir.
Uyku, çocuk gelişiminin temel unsurudur. Bebeklik dönemindeki (0-1 yaş) uyku süresi 12-18 saat arasındadır. Bu dönemde ebeveynler, çocuklarıyla olabildiğince fiziksel temas kurmalıdırlar. Sosyal etkileşim ve ilgi, çocukların uyku davranışlarında çok önemlidir. Bebeklik döneminde uykudan önce yapılan rutinler (emzik, battaniye, yastık), bebeklerin daha rahat uyumalarına yardımcı olabilir. Altı aydan büyük bebeklere verilen yumuşak objeler ve ebeveynlerinin kitap okumaları, bebeklerin uykuya dalmalarında yardımcı etmenlerdir.
Erken çocukluk döneminde (1-2 yaş) kabul görülen uyku saati 10-14 saattir. Gelişimsel olaylar uykularını etkileyip, gece korkularına yol açabilir. Ayrılık anksiyetesi de bu dönemde görülür. Yatağa girmek istemeyebilirler.
Okul öncesi dönemde (3-5 yaş) uyku süresi 9-13 saattir. Bu dönemde anne-baba tutumu çok önemlidir. Bu dönemde uyku sorunları %25-50 oranında görülmektedir. Çocuklar bu dönemde dış dünyaya çok ilgili olduklarından uyumayı erteleyebilir ya da reddedebilirler. Uykunun gerekliliğini bilemezler. Onların bu isteklerini net bir şekilde geri çevirmek ve uyku saatinin değişmezliğini çocuklara uygulamak gereklidir.
Okul döneminde (6-12 yaş) uyku süresi 9-12 saattir. Bu dönem sağlıklı uyku alışkanlıklarının geliştiği dönemdir. Yapılan araştırmada, çocukların %58,8’inin yatağa gitmekte zorlandığı, %48’inin yatma zamanı nedeniyle anne ve babasıyla çatışma yaşadığı saptanmıştır. Gece saatlerinde teknolojik cihazlarda (telefon, tablet, televizyon, vs.) vakit geçirmek, çocukların uykuya dalmalarına engel olmaktadır. Bu cihazların yaydığı ışık, beyne salgılanan uyku hormonunu (melatonin) engellediği yapılan araştırmalarda gözlemlenmiştir. Aileler uyku saatinden en az 1 saat önce çocuklarını teknolojiden uzak tutmalıdırlar. Beraber kitap okumalı, beraber zaman geçirmeli, uyku saatini bu şekilde beklemelidirler.
Ergenlik dönemindeki (13-18 yaş) uyku süresi ise 8-10 saattir. Bu dönemde anne ve baba müdahalesi daha azdır ve çocuklar uykusu gelince yatarlar. Teknolojinin odalarına girmesiyle birlikte uyku süreleri
8 saattin altına düşmektedir. Sosyal aktiviteler, sosyal medyalar, oyunlar buna etkendir. Aşırı ev ödevleri de uyku kalitesini düşürür. Eve geldikten sonra teknolojiyle zaman geçirmeleri ve uyku saatine kadar erteleyip, uyku saatine yakın zamanda ödevlerini yapmaları daha çok zihinsel çaba göstermelerini gerektirir. Bu da uykularını olumsuz yönde etkileyecektir.
Uyku, çocuk için de yetişkinler için de beslenme kadar hayati önem taşır. Uyku hakkında çocuklarınıza kurallar koyarken ve değerlendirirken kıyaslama yapmayıp, her çocuğun farklı bir mizacının olduğunu unutmayınız. Çocuklar gözlemlerini direk olarak davranışa dönüştürmeyeceği gibi aileler de çocuklarının davranışlarını hemen değiştiremezler. Sabır ve tutumlar çok önemlidir. Ebeveyn olarak; istikrarlı, net ve kararlı olursanız, çocuğunuza da örnek olacak ve davranış/alışkanlıklarını da kolay değiştirebileceksiniz.